Yapmanız gereken bütün şey bana inanmaktır.
- All you have to do is believe me.
Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
- This child believes that the earth is flat.
Ona ne kadar inanıyorsun?
- How much do you believe him?
O, Ben'in sözlerine inanmadı.
- He didn't believe Ben's words.
Ona inanmakla aptallık ettin.
- It was stupid of you to believe in him.
Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
- There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.