Tom uzun adama kuşkuyla baktı.
- Tom looked at the tall man suspiciously.
Yabancıya kuşkuyla baktı.
- She eyed the stranger suspiciously.
Tom şüpheyle davranıyordu.
- Tom has been behaving suspiciously.
O ona şüpheyle baktı.
- He eyed her suspiciously.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
It looked suspiciously like a molding-compound repair of a dent.