Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
- Go say goodbye to them before they leave.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told the story to you?
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Tom bize yazacağını söyledi.
- Tom said he would write to us.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Ne yapılacağı size kalmış.
- What to do is up to you.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek.
- If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
- I think I could get used to this.
I gave the book to him.
His face was beaten to a pulp.
ten to ten = 9:50; We're going to leave at ten to (the hour).
We are walking to the shop.
If he hasn't read it yet, he ought to.
They drank to his health.
Three to the second is nine.
Please would you push the door to.
similar to ..., relevant to ..., pertinent to ..., I was nice to him, he was cruel to her, I am used to walking.
Odds are, BP to get new CEO this year.
Stay where you're to and I'll come find you, b'y.
together.