There was a tremble in her voice.
- Onun sesindeki bir titreme vardı.
She felt her knees tremble.
- O, dizlerinin titrediğini hissetti.
This could make any girl quiver.
- Bu herhangi bir kızı titretebilir.
Tom's cellphone vibrated on the table.
- Tom'un cep telefonu masada titredi.
Tom felt his cell phone vibrate in the inside pocket of his jacket.
- Tom ceketinin iç cebinde cep telefonun titrediğini hissetti.
You said a word that makes me shudder.
- Beni titreten bir söz söyledin.
Tom shivered involuntarily.
- Tom istemeden titredi.
Tom shivered convulsively.
- Tom sarsıcı bir şekilde titredi.
Tom stopped shivering.
- Tom titremeyi durdurdu.
Tom started shivering.
- Tom titremeye başladı.
Tom felt Mary trembling against him.
- Tom Mary'nin ona karşı titrediğini hissetti.
He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him.
- Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.
After one last flicker, the candle went out.
- Son bir titremeden sonra mum söndü.
This fluorescent lamp is starting to flicker. We'll have to replace it.
- Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.