titremeli

listen to the pronunciation of titremeli
Turkish - English
tremulous
flicker
titremeli felç
Parkinson's disease
titre
(Kimya) titration
titre
{f} quaver
titre
{f} quivering
titre
{f} tremble

There was a tremble in her voice. - Onun sesindeki bir titreme vardı.

The terrible scene made him tremble in fear. - Korkunç sahne onu korku içinde titretti.

titre
{f} flickering
titre
{f} quaking
titre
{f} shuddering
titre
{f} quiver

This could make any girl quiver. - Bu herhangi bir kızı titretebilir.

titre
vibrate

Tom felt his cell phone vibrate in the inside pocket of his jacket. - Tom ceketinin iç cebinde cep telefonun titrediğini hissetti.

I felt my phone vibrate in my pocket. - Telefonumun cebimde titrediğini hissettim.

titre
{f} shudder

You said a word that makes me shudder. - Beni titreten bir söz söyledin.

titre
titre
titre
shiver

Tom shivered involuntarily. - Tom istemeden titredi.

The mere thought of a snake makes me shiver. - Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor.

titre
{f} quake
titre
{f} shivering

I wish I could stop shivering. - Keşke titremeyi durdurabilsem.

Tom started shivering. - Tom titremeye başladı.

titre
{f} palpitating
titre
{f} trembling

He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him. - Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.

His trembling hands belied his calm attitude. - Titreyen elleri onun sakin davranışını yalanladı.

titre
doddering
titre
titratable
titre
dither
Titre
(Tıp) titer
içkiden dolayı titremeli sayıklama
jim jams
titre
flicker

This fluorescent lamp is starting to flicker. We'll have to replace it. - Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.

After one last flicker, the candle went out. - Son bir titremeden sonra mum söndü.

English - English

Definition of titremeli in English English dictionary

titre
The strength or concentration of a solution that has been determined by titration
titre
To determine a titre, especially by titration
titre
A measure of concentration of a substance In this Report, an estimate of the concentration of a TSE agent in a tissue or tissue sub-fraction
titre
the concentration of a solution as determined by titration
titre
linear density (See also denier, decitex )
titre
{i} amount of material needed to complete a reaction in a solution (Chemistry)
titre
a measure of the concentration or activity of an active substance
French - Turkish

Definition of titremeli in French Turkish dictionary

Titre
başlığı
titre
serlevha
titre
unvan
titre
başlıklı
titré
unvanlı
titre
[le] (kitap\yazıda) başlık, ad; nitelik, sıfat; san, unvan; senet; değerli evrak; (altın\gümüş vb'de) ayar; (eriyikte) oran
titré
unvan sahibi
English - Turkish

Definition of titremeli in English Turkish dictionary

titre
titre etme
titre
titre
titre
(Tıp) Birim hacımdaki miktarı bilinen standard
titremeli
Favorites