titreme

listen to the pronunciation of titreme
Turkish - English
shake

My whole body began to shake. - Benim bütün vücudum titremeye başladı.

Tom's right hand began to shake uncontrollably. - Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.

tremble

There was a tremble in her voice. - Onun sesindeki bir titreme vardı.

hunting
shiver

Tom began to shiver uncontrollably. - Tom kontrolsüz biçimde titremeye başladı.

Tom stopped shivering. - Tom titremeyi durdurdu.

pulsation
didder
shuddering
palpitating
palsy
juddering
doddering
(Tıp) ague
trepidation
quake
trembling
trembling; flicker
the shivers
shimmy
shivering

Tom started shivering. - Tom titremeye başladı.

I wish I could stop shivering. - Keşke titremeyi durdurabilsem.

quaking
rigor
thrill
chills

The warmth after the chills intoxicated us. - Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.

rigour [Brit.]
chill

The warmth after the chills intoxicated us. - Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.

flicker

After one last flicker, the candle went out. - Son bir titremeden sonra mum söndü.

tremor
quiver
shaking

Tom started shaking uncontrollably. - Tom kontrolsüz bir şekilde titremeye başladı.

He started shaking in fear. - Korku içinde titremeye başladı.

dither
shudder
judder
vibration
{i} quaver
wobble
{i} flickering
(Tıp) trebel
{i} rigour
{i} jiggle
titremek
vibrate
titremek
shiver
titremek
shake
titremek
{f} tremble
titreme deseni
(Bilgisayar) dither pattern
titreme süzgeci
(Bilgisayar) flicker filter
titreme (alev için)
waver
titreme beton
vibrated concrete
titreme durumu
wobbliness
titreme halindeki
aflutter
titreme hezeyanı
(Pisikoloji, Ruhbilim) delirium tremens
titreme kalitesi
(Bilgisayar) dither quality
titreme korkusu
(Pisikoloji, Ruhbilim,Tıp) tremophobia
titreme nöbeti
shivering fit
titreme ya da ürperme nöbeti
shivers
titreme yok
(Bilgisayar) no dithering
titremek
flicker
titremek
{f} quiver
titremek
jerk
titremek
pulse
titremek
pulsate
titremek
flutter
titremek
quake
titremek
judder
titremek
wobble
titre
(Kimya) titration
titremek
chill
titremek
flickering
titremek
didder
titremek
jar
titremek
shimmying
titremek
wabble
titremek
oscillate
titre
{f} quaver
titre
{f} quivering
titre
{f} tremble

She felt her knees tremble. - O, dizlerinin titrediğini hissetti.

Tom felt his knees tremble. - Tom dizlerinin titrediğini hissetti.

titre
{f} flickering
titre
{f} quaking
titre
{f} shuddering
titre
{f} quiver

This could make any girl quiver. - Bu herhangi bir kızı titretebilir.

titre
vibrate

Tom's cellphone vibrated on the table. - Tom'un cep telefonu masada titredi.

When the laundry is not evenly distributed inside the washing machine, it can cause the washing machine to vibrate or even move. - Çamaşır, çamaşır makinesinde eşit olarak dağıtılmamışsa çamaşır makinesinin titremesine sebep olur ya da hareket etmesine bile neden olur.

titre
{f} shudder

You said a word that makes me shudder. - Beni titreten bir söz söyledin.

titre
titre
titre
shiver

Tom shivered convulsively. - Tom sarsıcı bir şekilde titredi.

Tom shivered involuntarily. - Tom istemeden titredi.

titre
{f} quake
titre
{f} shivering

I wish I could stop shivering. - Keşke titremeyi durdurabilsem.

Tom stopped shivering. - Tom titremeyi durdurdu.

titre
{f} palpitating
titre
{f} trembling

We felt the ground trembling. - Yerin titrediğini hissettik.

He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him. - Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.

titremek
palpitate
titre
doddering
titre
titratable
titre
dither
Titre
(Tıp) titer
Titremek
(Tıp) trebel
eli ayağı titreme
jim jams
korkudan titreme
chill of fear
sinirden titreme
jim jams
titre
flicker

After one last flicker, the candle went out. - Son bir titremeden sonra mum söndü.

This fluorescent lamp is starting to flicker. We'll have to replace it. - Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.

titremek
throb
titremek
shimmy
titremek
(ses) quaver
titremek
thrill
titremek
to be very afraid of
titremek
waver
titremek
(yaşlılıktan) dodder
titremek
to shiver; to tremble, shake, quiver, quake; to flutter
titremek
shudder
titremek
to tremble, to shiver, to shudder, to quiver; (alev, ışık) to flicker; (ses) to falter; (korkudan, soğuktan) to quake
titremek
(for a light) to flicker; (for the picture on a TV screen) to flutter
titremek
falter
titremek
quail
titremek
bicker
titremek
{f} quaver
titremek
{f} dither
English - English

Definition of titreme in English English dictionary

titre
The strength or concentration of a solution that has been determined by titration
titre
To determine a titre, especially by titration
titre
A measure of concentration of a substance In this Report, an estimate of the concentration of a TSE agent in a tissue or tissue sub-fraction
titre
the concentration of a solution as determined by titration
titre
linear density (See also denier, decitex )
titre
{i} amount of material needed to complete a reaction in a solution (Chemistry)
titre
a measure of the concentration or activity of an active substance
Turkish - Turkish
Titremek işi: "Titremeler ürpermeye çevrildi, yavaş yavaş ısınıyorum."- R. H. Karay
Titremek işi
(Osmanlı Dönemi) ZEBZEBE
(Osmanlı Dönemi) İRZİZ
(Osmanlı Dönemi) KUŞA'RİRE
Titremek
(Osmanlı Dönemi) TEMERMÜR
Titremek
(Osmanlı Dönemi) ZEHV
Titremek
(Osmanlı Dönemi) TEŞENNÜC
Titremek
(Osmanlı Dönemi) TEREFRÜF
Titremek
(Osmanlı Dönemi) HAFC
Titremek
tirildemek
Titremek
(Osmanlı Dönemi) ŞEFŞEF
Titremek
(Osmanlı Dönemi) ME'D
Titremek
(Osmanlı Dönemi) DA'S
Titremek
(Osmanlı Dönemi) TER'İS
Titremek
(Osmanlı Dönemi) TAKAFKUF
titremek
Ses kısık ve kesik çıkmak
titremek
Işığın aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak
titremek
Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak
titremek
Birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak
titremek
Kısık ve kesik çıkmak
titremek
Birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak. Çok üşümek
titremek
Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak
titremek
Aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak
titremek
Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak: "Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem."- S. F. Abasıyanık
titremek
Çok üşümek
English - Turkish

Definition of titreme in English Turkish dictionary

titre
titre etme
titre
titre
titre
(Tıp) Birim hacımdaki miktarı bilinen standard