My whole body began to shake.
- Benim bütün vücudum titremeye başladı.
Tom's right hand began to shake uncontrollably.
- Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
There was a tremble in her voice.
- Onun sesindeki bir titreme vardı.
Tom began to shiver uncontrollably.
- Tom kontrolsüz biçimde titremeye başladı.
Tom stopped shivering.
- Tom titremeyi durdurdu.
Tom started shivering.
- Tom titremeye başladı.
I wish I could stop shivering.
- Keşke titremeyi durdurabilsem.
The warmth after the chills intoxicated us.
- Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.
The warmth after the chills intoxicated us.
- Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.
After one last flicker, the candle went out.
- Son bir titremeden sonra mum söndü.
Tom started shaking uncontrollably.
- Tom kontrolsüz bir şekilde titremeye başladı.
He started shaking in fear.
- Korku içinde titremeye başladı.
She felt her knees tremble.
- O, dizlerinin titrediğini hissetti.
Tom felt his knees tremble.
- Tom dizlerinin titrediğini hissetti.
This could make any girl quiver.
- Bu herhangi bir kızı titretebilir.
Tom's cellphone vibrated on the table.
- Tom'un cep telefonu masada titredi.
When the laundry is not evenly distributed inside the washing machine, it can cause the washing machine to vibrate or even move.
- Çamaşır, çamaşır makinesinde eşit olarak dağıtılmamışsa çamaşır makinesinin titremesine sebep olur ya da hareket etmesine bile neden olur.
You said a word that makes me shudder.
- Beni titreten bir söz söyledin.
Tom shivered convulsively.
- Tom sarsıcı bir şekilde titredi.
Tom shivered involuntarily.
- Tom istemeden titredi.
I wish I could stop shivering.
- Keşke titremeyi durdurabilsem.
Tom stopped shivering.
- Tom titremeyi durdurdu.
We felt the ground trembling.
- Yerin titrediğini hissettik.
He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him.
- Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.
After one last flicker, the candle went out.
- Son bir titremeden sonra mum söndü.
This fluorescent lamp is starting to flicker. We'll have to replace it.
- Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.