title referring to an important leader

listen to the pronunciation of title referring to an important leader
English - Turkish

Definition of title referring to an important leader in English Turkish dictionary

great
{s} ulu

Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez. - A nation need not necessarily be powerful to be great.

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım. - Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.

great
muhteşem

Muhteşem bir yardımcısın. - You've been a great help.

Anne sevgisi en muhteşem şeydir. - Maternal love is the greatest thing.

great
büyük (derece/miktar)
great
dağlar kadar
great
hayvani
great
mühim
great
harika

İtalya'da yemekler harikaydı. - The food was great in Italy.

Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var. - I've got some great ideas but I need money.

great
kocaman

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

great
koca

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu. - She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born.

great
önemli

O çok önemli bir adam. - He is a man of great importance.

Bu sorun çok önemlidir. - This matter is of great importance.

great
nefis
great
çok iyi

Çok iyi hissetmiyorum. - I haven't been feeling so great.

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız. - Bob and I are great friends.

great
müthiş

Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var. - Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.

Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür. - Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.

great
yetenekli

Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin. - You have great talent. You are truly gifted.

great
{s} büyük

İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu. - England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır. - An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

great
{s} iyi

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız. - Bob and I are great friends.

Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi. - The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.

English - English
great

Alexander the Great.

title referring to an important leader

    Hyphenation

    ti·tle re·fer·ring to an im·por·tant lead·er

    Turkish pronunciation

    taytıl rîfırîng tı ın împôrtınt lidır

    Pronunciation

    /ˈtītəl rəˈfərəɴɢ tə ən əmˈpôrtənt ˈlēdər/ /ˈtaɪtəl rɪˈfɜrɪŋ tə ən ɪmˈpɔːrtənt ˈliːdɜr/
Favorites