I can't stand those goody-goody types.
- Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.
- Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
You're just the kind of person I imagined you'd be.
- Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
Ken is not the type of person who loses his temper easily.
- Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
What sort of people hang out at a place like this?
- Bu tip yerlere ne tip insanlar takılırlar?
He is not the sort of guy who gives in easily.
- O, kolay pes eden bir tip değildir.
This type of person isn't interesting.
- Bu tip insan, ilgi çekici değildir.
You're just the kind of person I imagined you'd be.
- Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
I read all kinds of books.
- Her tip kitabı okurum.
Tom isn't that type of guy.
- Tom o tip bir adam değildir.
He is not the sort of guy who gives in easily.
- O, kolay pes eden bir tip değildir.
The entomologist could not find a specimen of the bug.
- Böcekbilimci böceğin tipini bulamadı.
When he woke up, about half an hour after, he called it to him again, but Dash only looked sheepish and wagged the tip of his tail.
A half crown tip put the deputy's knowledge at my disposal, and I learned that Mr. Bloxam had left for his work at five o'clock that morning.
I thinke he thinkes vpon the sauage bull: / Tush, feare not man, wee'll tip thy hornes with gold, / And all Europa shall reioyce at thee .
I tip my 40 to your memory.
the brief suspended agony of the boat, as it would tip for an instant on the knife-like edge of the sharper waves, that almost seemed threatening to cut it in two .
Computer collectibles saved from the tip.
Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.
- He gave a tip as a sign of gratitude.
Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek geleneksel değildir.
- In Japan it is not customary to tip for good service.
Tom parmak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom tiptoed out of the room.
Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
O sadece buz dağının tepesi.
- That's only the tip of the iceberg.
Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi.
- What you see above the water is just the tip of the iceberg.
Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir.
- This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary.
Bu tavsiyeler hayatını kurtarabilir.
- These tips may save your life.
Japonya'da bahşiş vermek uygun değildir.
- It's not appropriate to give tips in Japan.
Onlara bahşiş vermek istemiyoruz.
- We don't want to tip them.