Definition of ti̇re in English Turkish dictionary
- tire
- yorulmak
- tire
- yormak
- tire
- {i} lastik
Lastikleri kontrol eder misin?
- Could you check the tires?
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
- I have to change tires.
- tire
- {i} tekerlek
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
- tyre
- lastik
Ortalama bir araba için önerilen lastik basıncı yaklaşık 32 psi'dir.
- The recommended tyre pressure of the average car is around 32 psi.
Bunlar çivisiz lastikler mi?
- Are these studless tyres?
- tyre
- tekerlek
- tiring
- yorucu
Bugün yorucu bir gündü.
- Today was a tiring day.
Sanırım bu iş yorucu.
- I think that this work is tiring.
- tired
- yorgun
Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
- tire
- {i} araba lâstiği
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
- tire
- {f} dekore etmek
- tire
- dış lastik
- tire
- yorulmuş
Oldukça yorulmuş olmalıyım.
- I must have been pretty tired.
Sıcak güneş yüzünden, yorulmuşlardı.
- Because of the hot sun, they were tired.
- tire
- (Otomotiv) lastik taşıt lastiği
- tire
- (Askeri) araç lastiği
- tire
- (Otomotiv) oto dış lastiği
- tire
- (Otomotiv) dışlastik
- tire
- bkz.tyre
- tire
- {f} yorul
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
- She was so tired that she couldn't walk.
- tire
- yorul(mak)
- tire
- {f} bıkmak
- tire
- {i} giysi
- tire
- bitkin olmak
- tire
- {i} başörtüsü
- tire
- yorgunluk
Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
- He was too tired to walk any more.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
- tire
- {f} usanmak
- tire
- i., oto. lastik; dışlastik
- tire
- usandır/yorul/yor
- tire
- {i} elbise
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.
- tire
- {f} lâstik takmak
- tire
- {f} bıktırmak
- tire
- {f} süslemek
- tire
- (Tıp) Yormak, yorgunluk vermek, bitkinleştirmek
- tire
- bitkinlik tire of bıkmak
- tire
- {f} bıktırmak; of -den bıkmak, -den usanmak
- tire
- (Tıp) Yorulmak, bitkinleşmek
- tire hop
- Araç lastiğinin sıçrama yapması
- tire chain
- kar zinciri
- tire of
- bıkmak
- tire of
- usanmak
- tire out
- bıktırmak
- tire pressure
- (Otomotiv) lastik hava basıncı
- tire pressure
- (Otomotiv) lastik basıncı
- tire chains
- tekerlek zinciri
- tire iron
- lastik ütüsü
- tire of
- yor
- tire out
- yormak
- tire out
- bitkin düşürmek
- tire tool
- lastik malzemesi
- tire chain
- Lastik zinciri
- tire equipments
- lastik ekipmanları
- tire iron
- Lastik değiştirirken kullanılan demir levye
- tire kicker
- (deyim) Alacağı maldan veya hizmetten fiyat, özellik vb. açılarından tam emin olamayan, tatmin olmsyan ve sonunda almayan
It's alright boss, those people just look like a bunch of tire kickers.
- tire mark
- (Otomotiv) Lastik izi
- tire out
- yor
Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim.
- If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it.
- tire pressure
- lastik basıncını
- tire rotation
- (Otomotiv) Oto bakım sırasında sağ arka tekerin sol on, sol arka tekerinde sağ on tekerle çaprazlama değiştirilmeleri
- tire tread
- lastik diş
- tire balance
- (Otomotiv) dengelemesi
- tire balance
- (Otomotiv) lastik balansı
- tire bead
- (Otomotiv) lastiğin janta oturma yüzeyi
- tire bead seat
- damağın janta oturma yüzeyi
- tire bead seat
- (Havacılık) damağın canta oturma yüzeyi
- tire casing
- (Otomotiv) lastik gövdesi
- tire casing
- lâstik kaplama
- tire chain
- kar lâstiği
- tire clearance
- (Otomotiv) lastik boşluğu
- tire dimension
- (Otomotiv) lastik boyutları
- tire gauge
- (Otomotiv) lastik hava basıncı ölçeri
- tire industry
- tekerlek endüstrisi
- tire inflation devices
- (Otomotiv) lastik şişirme cihazları
- tire inflation kit
- lastik şişirme kiti
- tire iron
- (Otomotiv) lastik demiri
- tire iron
- (Otomotiv) lastik levyesi
- tire lever
- tekerlek lastiği manivelası
- tire lever
- levye
- tire line
- (Otomotiv) lastik hattı
- tire marking
- (Otomotiv) lastik tanımlama işaretleri
- tire marks
- tekerlek izleri
- tire marks
- teker izleri
- tire migration
- (Havacılık) lastiğin kayması
- tire out
- çok yormak
- tire out
- halsiz bırakmak
- tire out
- canını çıkarmak
- tire patch
- (Otomotiv) lastik yaması
- tire plies
- (Otomotiv) lastik dokuları
- tire pressure label
- lastik basınç etiketi
- tire pressure monitor
- lastik basıncı monitörü
- tire reef
- (Denizbilim) lastik resif
- tire rim
- jant
- tire rotation
- (Otomotiv) lastik rotasyonu
- tire s.o. out
- birini çok yormak
- tire sidewall
- lastik yan yüzeyi
- tire size conversion table
- (Otomotiv) lastik ebat eşdeğer tablosu
- tire someone out
- birini çok yormak
- tire terminology
- (Otomotiv) lastik terimleri
- tire to death
- canını çıkarmak
- tire to death
- çok yormak
- tire to death
- yorgunluktan öldürmek
- tire to death
- halsiz bırakmak
- tire tread
- (Otomotiv) lastik dışı
- tire valve
- (Otomotiv) lastik supabı
- tired
- {s} bıkkın
Sen hiçbir şey yapmamaktan dolayı bıkkınsın.
- You are tired from doing nothing.
- tired
- {s} tembel
Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.
- Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.
- tired
- {s} bitkin
Tom çok bitkin görünüyordu.
- Tom appeared very tired.
Yorgun ve bitkin hissediyorum.
- I feel tired and exhausted.
- auto tire
- araba lastiği
- car tire
- araba lastiği
- pneumatic tire
- iç lastik
- tyre
- araba lâstiği
- pneumatic tire
- pnömatik lastik
- pneumatic tire
- havalı lastik
- solid tire
- havasız lastik
- solid tire
- (Otomotiv) dolgu lastik
- tire of
- yormak
- tired
- bıkmak
- tired
- bıkkınlık gelmek
- tireless
- yorulmak bilmeyen
- tirelessly
- usanmadan
- tirelessly
- bıkmadan
- tirelessly
- hiç yorulmaksızın
- tirelessly
- yorgunluk nedir bilmeden
- tires
- tekerlekler
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
- tires
- (Otomotiv) lastikler
Lastikleri kontrol eder misin?
- Could you check the tires?
Lastikleri havayla doldur.
- Fill the tires with air.
- tiring
- yorularak
- tiring
- bıktırıcı
- tiring
- yorulmuş
- tyre
- sur
- tyre
- tyros
- tyre
- (Otomotiv) bandaj
- winter tire
- kış lastiği
- automobile tire
- araba lastiği
- flat tire
- inik teker
- flat tire
- patlamış lastik
- nerve tire
- sinir hastalığı
- nerve tire
- sinir yorulması
- rubber tire
- kauçuk lastik
- spare tire
- yedek lastik
İki yedek lastik alıyoruz.
- We are taking two spare tires.
Tom arabasının bagajına yedek lastik koydu.
- Tom put the spare tire in the trunk of his car.
- spare tire
- yedek tekerlek
- spare tire
- stepne
- tired
- (of ile) -den bıkmış
- tired
- bezmiş
- tired
- {f} yor
Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm too tired to walk.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
- She was so tired that she couldn't walk.
- tirelessly
- yorulmadan
Sami altı yıl boyunca yorulmadan çalıştı.
- Sami worked tirelessly for six years.
- tirelessness
- yorulmazlık
- tiring
- {f} yorul
- tubeless tire
- içsiz lastik
- tyre
- dış lastik
- tired
- {s} lâstik tekerli
- -tire
- Lastik
- a flat tire
- düz bir lastik
- all seasons tire
- dört mevsim lastiği
- bald tire
- kel lastik
- balloon tire
- balon lastik
- bias tire
- önyargı lastik
- burst tire
- patlamış lastik
- flat tire
- patlak teker
Tom'un patlak tekerini tamir etmeyi önerdim.
- I offered to fix Tom's flat tire.
Bir patlak tekerim var.
- I've got a flat tire.
- run-flat tire
- Delindikten sonra patlamayan lastik
- snow tire
- kar lastiği
- tire
- lastiği
- tired
- yorulur
- tired
- yorulduk
- tired
- yoruldu
- tired
- yoruluyor
- tirelessness
- yorulmama
- tirelessness
- yorulmazlik
- Tyre
- (isim) sur şehri
- Tyre
- {i} sur şehri
- balance a tire
- lastiğin balans ayarını yapmak
- blown tire
- patlamış lastik
- combat tire
- (Askeri) MUHAREBE LASTİĞİ: Olağanüstü durumda, mahdut mesafe için havasız olarak kullanılacak şekilde imal edilmiş, dayanıklı, hava basınçlı lastik
- direction in which tire rolls
- (Otomotiv) lastiklerin yuvarlanma yönü
- flat tire
- patlak lastik
- friction tire
- sürtünme lastiği
- green tire
- (Otomotiv) pişirilmeye hazır lastik
- grown tire
- (Otomotiv) lastikte gövde büyümesi
- i have a flat tire
- tekerleğim patladı
- mud and snow tire
- (Otomotiv) çamur ve kar lastiği
- nose tire
- (Askeri) burun lastiği
- nose tire slip
- (Havacılık) burun tekerleği kayması
- pneumatic tire
- şişirilmiş lastik
- punctured tire
- yarılmış dış lastik
- radial ply tire
- radyal lastik
- radial tire
- radyal lastik
- radial tire
- (Otomotiv) radyal lastikler
- rubber tire
- lastik
- rubber tire
- araba lâstiği
- rubber tire
- lastik tekerlek
- spare tire
- göbek
- spare tire
- k.dili. hafif (şişman) göbek
- spare tire
- yedek lastik [aut.]
- spare tire
- (Otomotiv) stepne lastik
- spare tire
- beli saran yağ
- spare tire housing
- (Otomotiv) stepne çukuru
- spare tire housing
- (Otomotiv) istepne çukuru
- studded tire
- çivili lastik
- tireless
- çok
- tireless
- {s} yorulmak bilmez (kimse)
- tireless
- faal tirelesslyyorulmadan tirelessness yorulmama
- tireless
- {s} yorulmak bilmez
- tireless
- {s} yorulmaz
Büyükbabam yorulmaz bir işçidir.
- My grandfather is a tireless worker.
- tireless
- {s} bitmez tükenmez (enerji)
- tireless
- {s} hiç durmaz
- tireless
- {s} tekerleksiz
- tirelessness
- (isim) yorulmama
- tiring
- usandır/yorul/yor
- tiring
- usandıran/yoran
- tiring
- {s} eziyetli
- tubeless tire
- (Otomotiv) iç lastiksiz tip lastik
- tubeless tire
- tübles lastik
- tubeless tire
- (Otomotiv) tubeless lastik
- tubeless tire
- (Otomotiv) iç lastiksiz lastik
- tyre
- i., İng., oto., bak. tire 2
- would you please check the tire pressure
- lastik basıncını kontrol eder misiniz