The country is trying hard to make up for her trade deficit.
- Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
Plans for a new trade zone are still on the drawing board.
- Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.
We must promote commerce with neighboring countries.
- Komşu ülkelerle ticareti desteklemeliyiz.
Commerce led to the development of cities.
- Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.
Tom majored in business.
- Tom ticarette uzmanlaştı.
Slavery was a lucrative business.
- Köle ticareti kazançlı bir işti.
Did you know Tom was dealing drugs?
- Tom'un uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor muydun?
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
What do they deal in?
- Onlar ne ticareti yapıyorlar?
He deals in furniture.
- O, mobilya ticareti yapar.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
Terrorists attacked the World Trade Center in New York City in 2001.
- Teröristler 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.
Pangolins are said to be the world's most trafficked mammal.
- Karıncayiyenlerin dünyada en çok ticareti yapılan memeli olduğu söyleniyor.