Gerçi onun büyük bir sorunu var.
- She has a big problem, though.
Sen Meksikalı değil misin? Evet, gerçi şimdi Arjantin'de yaşıyorum.
- Aren't you Mexican? Yes, though now I live in Argentina.
Öneri için teşekkürler yine de.
- Thanks for the offer, though.
O, kötü havaya rağmen yine de geldi.
- She came even though the weather was bad.
Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.
- Though I had never met Jim, I could pick him out right away.
Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
- Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.
- Even though we were supposed to meet at 10, I've had no contact with them. I wonder if they've had an accident.
Öldükten sonra hiç organlarınızı bağışlamayı düşündünüz mü?
- Have you ever thought about donating your organs after you die?
Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
- Even though it's optional, you should still do the homework.
O diyette olsa da çikolatalı kek onu cezbetti.
- The chocolate cake tempted her even though she was dieting.
Fakir olmasına rağmen, o mutluydu.
- Though he was poor, he was happy.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
- Though they're twins, they don't have many interests in common.
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
- I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
- I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.
- Although he is young, he is very careful.
Though provisions were made in the building for holes of any type.
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
O, çok yaşlı olmasına rağmen, o sağlıklıdır.
- Even though he's very old, he's healthy.
Onunla gerçekte tanışmadığımız halde Mary hakkında çok şey biliyorum.
- Although I know a lot about Mary, I haven't actually met her.
Sana söylediğim halde yapmadın bunu.
- Although I tell you to, you don't do it.
Bunu sevmesen bile, yemelisin.
- Even though you don't like this, you must eat it.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
- Although he's young, he has a grey beard.
Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.
- Although he is young, he is very careful.
Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
- Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.
- Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.
Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.
- Tom continued reading the newspaper even though the burglar alarm had gone off.
Walk on through the wind, / Walk on through the rain, / Though your dreams be tossed and blown.
Man, it's hot in here. — Isn't it, though?.
Though it’s risky, it’s worth taking the chance.
I will do it, though.
It was difficult, although not as difficult as we had expected.
Although it was very muddy, the football game went on.
She reached out, as though to touch my face.
She left him, even though she still loved him.
The government's new get-tough policy on organized crime.
Tom is acting as if nothing has happened.
- Tom is acting as though nothing has happened.
Tom is acting as if nothing's happened.
- Tom is acting as though nothing's happened.
... And even though the federal government guaranteed all these ...
... Right now, though, the most important thing I can do for ...