Barsoom en büyük Mars kentiydi. En süslü salona sahipti. Orası Vahşi, Vahşi Kırmızıydı.
- Barsoom was the biggest Martian town. It had the fanciest saloon. It was the Wild, Wild Red.
Kızların kır çiçekleri topladığını gördüm.
- I saw the girls pick the wild flowers.
Yabanî hayvanlar ormanda yașar.
- Wild animals live in forests.
Bir kütüğün altında bazı yabani mantarlar buldum.
- I found some wild mushrooms under the log.
Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.
- The sun goes down in a wild blaze of color.
Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
En çılgın hayallerimde bile benimle çıkacağını asla düşünmedim.
- Never in my wildest dreams did I ever think you'd go out with me.
Odada çılgın gibi koşuşturma.
- Don't run about wildly in the room.
Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
- Could you survive alone in the wilderness?
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Tom ve Mary nehrin yanında birkaç kır çiçeği topladı.
- Tom and Mary picked some wildflowers by the river.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
- Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
- Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Kediler yaban hayatı için üst düzeyde tehdittir. Daha şimdiden otuz üç tane türün küresel çapta yok olmasından sorumludurlar ve her yıl milyarlarca yabani kuş ve memeliyi öldürmektedirler.
- Cats are the top threat to wildlife. They already are responsible for the global extinction of thirty three species and kill billions of wild birds and mammals each year.
Bölge, manzarası ve yaban hayatı ile ünlüdür.
- The area is notable for its scenery and wildlife.
Kalbi çılgınca çarpıyordu.
- His heart was beating wildly.
Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
- The consumer price index has been fluctuating wildly.
Parti oldukça tenhaydı.
- The party was pretty wild.
Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.
- Wild weather is forecast for our region today.
Çocuklar vahşice koşuyor.
- The kids are running wild.
Senin hayal gücünün vahşice koşmasına izin ver.
- Let your imagination run wild.
The island of Chincoteague is famous for its wild horses.
After mending the lion's leg, we returned him to the wild.
The javelin flew wild and struck a spectator, to the horror of all observing.
It's not a term that we in the police had heard before, the chief said, noting that the police were unaware of any similar incident in the park recently. They just said, 'We were going wilding.' In my mind at this point, it implies that they were going to raise hell..
Her mother was wild with fear when she didn't return home after the party.
... saving us from wild climate swings. ...
... because life on Earth is about to go wild. ...