Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.
- I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.
Küçük çocuk üvey annesinden şiddet gördü.
- The little child was subjected to violence from his stepmother.
Mary Tom'un üvey annesidir.
- Mary is Tom's stepmother.
Birkaç yıl önce, anneler gününde, bir madalyonu üvey anneme hediye olarak verdim.
- A few years ago, on Mother's Day, I gave my stepmother a locket as a present.