Bunu yapmamız gereken yöntemin bu olmadığını biliyorsun.
- You know this isn't the way we should be doing this.
Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
- The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.
- They wanted to try new ways of living.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
- You can get to her house in a variety of different ways.
Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.
- They wanted to try new ways of living.
Aşk gizemli yollarda ilerler.
- Love moves in mysterious ways.
Tom, Mary'yi bunu yapma şeklinden dolayı eleştirdi.
- Tom criticized Mary for the way she was doing that.
Ben senin rol yapma şeklini beğenmiyorum.
- I don't like the way you're acting.
You still have a ways to go with everything,” I told him.
... In many ways, I'm the most unlikely person on the planet ...
... Congress to say, OK, what are the various ways we could bring down deductions, for instance? ...