Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Altına ihtiyacım yok. Ben sadece nihai gerçeği arıyorum.
- I don't need gold, I only seek the ultimate truth.
Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir.
- His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe.
Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir.
- His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Tom en yüksek fiyatı ödedi.
- Tom paid the ultimate price.
Hepaticology, outside the temperate parts of the Northern Hemisphere, still lies deep in the shadow cast by that ultimate closet taxonomist, Franz Stephani—a ghost whose shadow falls over us all.
... also control freaks, but they're control freaks like me. We want to be people with the ultimate ...
... fame," that was never the ultimate goal of any of this. ...