the thing stipulated or purchased; also, anything bought cheap

listen to the pronunciation of the thing stipulated or purchased; also, anything bought cheap
English - Turkish

Definition of the thing stipulated or purchased; also, anything bought cheap in English Turkish dictionary

bargain
{i} kelepir

Bu saat gerçek bir kelepir. - This watch is a real bargain.

Tom iyi kelepirleri bulmada iyidir. - Tom is good at finding good bargains.

bargain
{f} pazarlık etmek
bargain
ten
bargain
(for ile) hesaba katmak
bargain
ucuz şey
bargain
(isim) pazarlık, uyuşma, anlaşma; kelepir; sudan ucuz şey, yok pahasına satılan şey; işlem (borsa)
bargain
{f} anlaşmak
bargain
{i} sudan ucuz şey
bargain
{f} karşılık [pol.]
bargain
{f} teklif [pol.]
bargain
{i} yok pahasına satılan şey
bargain
(fiil) pazarlık etmek, anlaşmak, değiş tokuş etmek; teklif [pol.], karşılık [pol.]
bargain
taahhüt etmek
bargain
bargain day tenzilâtlı satış günü
bargain
{i} anlaşma

Tom ve ben anlaşmaya vardık. - Tom and I made a bargain.

Bizimle anlaşmaya vardın. - You made a bargain with us.

bargain
uyuşmak
bargain
{f} değiş tokuş etmek
bargain
{i} iş anlaşması
English - English
bargain
the thing stipulated or purchased; also, anything bought cheap
Favorites