O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı. - She gave a narrative of her strange experience.
O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı.
She gave a narrative of her strange experience.
O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir. - She's good at creating the narrative of a crime.
O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
She's good at creating the narrative of a crime.