the subject of discourse; the point at issue

listen to the pronunciation of the subject of discourse; the point at issue
English - Turkish

Definition of the subject of discourse; the point at issue in English Turkish dictionary

purpose
gaye

Oda bu amaç için gayet uygun. - The room is perfectly suitable for this purpose.

purpose
{i} amaç

Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor. - Many people drift through life without a purpose.

Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır. - Making money is his main purpose in life.

purpose
isteyerek
purpose
(Bilgisayar) amacı

O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti. - He went to Italy for the purpose of studying music.

Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider. - Many students go to Europe for the purpose of studying music.

purpose
kararlılık
purpose
niyet
purpose
erek
purpose
kasıt

Vazoyu kasıtlı olarak kırdım. - I broke the vase on purpose.

Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık. - We skipped his turn on purpose.

purpose
mahsus

Bunu mahsus yapıyorsun! - You're doing it on purpose!

purpose
bile bile
purpose
faydalı surette
purpose
murat
purpose
{i} kararlılık, azim
purpose
serve the purpose işine gelmek
purpose
maksa

Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir. - No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.

purpose
meram
purpose
kasten

Bunu kasten yaptın, değil mi? - You did this on purpose, didn't you?

Çocuk kasten ayağıma bastı. - The boy stepped on my foot on purpose.

English - English
purpose
the subject of discourse; the point at issue
Favorites