the state or condition of being correctly tuned

listen to the pronunciation of the state or condition of being correctly tuned
English - Turkish

Definition of the state or condition of being correctly tuned in English Turkish dictionary

tune
{i} ayar

O, klarnetini ayarlattı. - He had his clarinet tuned.

Tom bir piyano ayarlayıcı. - Tom is a piano tuner.

tune
{i} melodi

Tom piyanoda birkaç melodi çaldı. - Tom played a few tunes on the piano.

Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı. - All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.

tune
nağme
tune
akortlamak
tune
istasyon ayarı
tune
uyumlamak
tune
{i} kanal ayarı
tune
düzen vermek
tune
{f} ayarla

O, klarnetini ayarlattı. - He had his clarinet tuned.

Bir piyanonun nasıl ayarlanacağını biliyor musun? - Do you know how to tune a piano?

tune
mahnı
tune
{f} akortlu olmak
tune
{f} uyumlu olmak
tune
(fiil) akort etmek, uydurmak, ayarlamak, istasyona ayarlamak (radyo), akortlu olmak, uyumlu olmak, yoluna koymak
tune
{f} (motoru) ayar etmek, ayarlamak
tune
{i} akort

Tom Mary'nin gitarını onun için akort etti. - Tom tuned Mary's guitar for her.

Tom sık sık akortsuz şarkı söyler. - Tom often sings out of tune.

tune
tune in belirli bir istasyonu açmak
tune
{f} çalgıyı akort etmek
tune
ahenkle çalmak
English - English
tune

Your engine is now in tune.

the state or condition of being correctly tuned

    Hyphenation

    the state or con·di·tion of be·ing cor·rect·ly tuned

    Turkish pronunciation

    dhi steyt ır kındîşın ıv biîng kırektli tund

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈstāt ər kənˈdəsʜən əv ˈbēəɴɢ kərˈektlē ˈto͞ond/ /ðiː ˈsteɪt ɜr kənˈdɪʃən əv ˈbiːɪŋ kɜrˈɛktliː ˈtuːnd/
Favorites