the space, area, volume, etc., to which something extends

listen to the pronunciation of the space, area, volume, etc., to which something extends
English - Turkish

Definition of the space, area, volume, etc., to which something extends in English Turkish dictionary

extent
müsadere
extent
(Nükleer Bilimler) büyüklük
extent
{i} kapsam
extent
{i} uzunluk
extent
{i} ölçü

Tom Mary'nin sorununu bir ölçüde anlayabilir. - Tom can understand Mary's problem to some extent.

Ne ölçüde ona güvenilebilir? - To what extent can he be trusted?

extent
kaplam
extent
uzam
extent
to the full extent of his power elinden geldiği kadar
extent
derece

Bir dereceye kadar seninle aynı fikirdeyim. - To some extent I agree with you.

Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz. - To some extent, you can control the car in a skid.

extent
alan
extent
boy

Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor. - Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.

Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı. - Layla's letters revealed the extent of her racism.

extent
miktar

Söylediğini bir miktar kabul ediyorum. - I accept what you say to some extent.

extent
(isim) uzunluk, genişlik, yükseklik, alan, boyut, kapsam, derece, ölçü
extent
uzanma
extent
saha
extent
to a great extent büyük çapta
extent
musadere emirnamesi
English - English
extent

The extent of his knowledge of the language is a few scattered words.

the space, area, volume, etc., to which something extends
Favorites