O, oğullarının her birine para verdi.
- He gave money to each of his sons.
Tom oğullarını öldüren kaza için Mary'yi suçladı.
- Tom blamed Mary for the accident that killed their son.
Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
- The boy singing a song is my brother.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
- His wife bore him two daughters and a son.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- His son became a famous pianist.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da.
- I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London.
Tom bana onun için bir erkek evlat gibi olduğumu söyledi.
- Tom told me I was like a son to him.
O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.
- He is the only son that we have ever had.
Oğlu fabrikanın yönetimini devraldı.
- His son took on the management of the factory.
Ben yönetime şikayette bulunmak istiyorum.
- I want to make a complaint to the management.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter..
I'm sorry I couldn’t meet you earlier but I spent all night working for the man.
You’re the man!.
The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
- Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Recently, he's been drinking too much.
- Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
The international language Esperanto appeared in public at the end of 1887.
- Uluslararası dil Esperanto, 1887'nin sonlarında herkese gösterildi.
The drugstore is at the end of this road.
- Eczane yolun sonunda.
His motorcycle is the latest model.
- Onun motosikleti en son model.
His latest novel is well worth reading.
- Onun en son romanı okumaya değer.
The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
I haven't read the final page of the novel yet.
- Romanın son sayfasını henüz okumadım.
I'll come over after I finish the work.
- İşi bitirdikten sonra uğrayacağım.
Apply two coats of the paint for a good finish.
- İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
On the whole I am satisfied with the result.
- Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
The situation resulted in violence.
- Durum şiddetle sonuçlandı.
The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
- Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
We came to the conclusion that we should help him.
- Ona yardım etmemiz gerektiği sonucuna vardık.
It made me supremely happy.
- Bu beni son derece mutlu etti.
He went to the store at the last minute, just before it closed.
- O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
Tom closed his diary after writing about that day's events.
- Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
Hurry up, or you will be late for the last train.
- Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
Did the error occur right from the start or later on? - When?
- Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
The story had a happy ending.
- Hikayenin mutlu bir sonu vardı.
The small car boom is ending.
- Küçük araba artışı sona eriyor.
If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
- Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
I'll bet my bottom dollar he'll succeed.
- Onun başaracağına dair son dolarımla bahse girerim.
Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
- Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
When I was 17, I injured myself playing football. I collided with someone and as a result of this I broke some of my teeth.
- 17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.
It is fun playing football after school.
- Okuldan sonra futbol oynamak eğlencelidir.
All in all, how many different schools have you attended?
- Sonuçta, kaç tane farklı okula devam ettin?
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
He took charge of the firm after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu üstüne aldı.
He took charge of the firm after his father's death.
- Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.
The contract expires today.
- Antlaşma bugün sona eriyor.
If your visa expires, you must leave China.
- Vizen sona ererse Çin'i terk etmek zorundasın.
Saturday is the last day of the week.
- Cumartesi, haftanın son günüdür.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
Tom lost his job because the firm decided that a robot could do his job better.
- Tom işini kaybetti. Çünkü firma bir robotun onun işini daha iyi yapabildiği sonucuna vardı.
I was too hasty in concluding that he was lying.
- Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım.
Members of the board will meet for a concluding session on March 27, 2013.
- Yönetim kurulu üyeleri, 27 Mart 2013 tarihinde bir sonuç oturumu için bir araya gelecek.
Tom was utterly disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.
Tom looks utterly confused.
- Tom son derece şaşırmış görünüyor.
I heard there were many double suicides in Sonezaki.
- Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.
Monica Sone was a Japanese-American writer.
- Monica Sone, Japon asıllı Amerikalı bir yazardı.
I don't feel well after drinking that water.
- Ben o suyu içtikten sonra, iyi hissetmiyorum.
I needn't have watered the flowers. Just after I finished, it started raining.
- Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.
After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.
- Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.
It got cold after sunset.
- Gün batımından sonra hava soğudu.
The first minutes after a heart attack are crucial.
- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
Sami learned he had terminal cancer.
- Sami son aşamada bir kanseri olduğunu öğrendi.
They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Onlar sonu gelmiş şirketten, batan gemiyi terk eden fareler gibi kaçtılar.
Their equipment is extremely advanced.
- Onların cihazı son derece gelişmiş.
Tom is extremely busy now.
- Tom şimdi son derece meşgul.
Tom can expect to hear from us by the end of the month.
- Tom gelecek ayın sonuna kadar bizden haber almayı bekleyebilir.
The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
Fadil's devastating fate finally came to light.
- Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda gün ışığına çıktı.
In the end the two families accepted their fate.
- Sonunda iki aile kaderini kabul etti.
The room looks different after I've changed the curtains.
- Perdeleri değiştirmemden sonra oda farklı görünüyor.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
Tom added a few finishing touches to the painting.
- Tom tabloya birkaç son rötuşları ekledi.
Tom joined the navy after finishing college.
- Tom üniversiteyi bitirdikten sonra donanmaya katıldı.
I'll come over after I finish the work.
- İşi bitirdikten sonra uğrayacağım.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
The outcome of the election is doubtful.
- Seçim sonuçları şüphelidir.
You must appropriately review the outcome of your bargain.
- Pazarlığının sonucunu uygun bir şekilde gözden geçirmelisin.
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son basımı gelecek pazartesi yayınlanacak.
When was the last time you paid a fine?
- En son ne zaman bir para cezası ödedin?
It will be fine this afternoon.
- Bu öğleden sonra hava güzel olacak.
... He said he and his son calculated how much they pay in taxes. Federal income tax, federal ...
... about a month, I saw a mother, who I had met at the bedside of her son, who had been shot ...