the right to enter

listen to the pronunciation of the right to enter
English - Turkish

Definition of the right to enter in English Turkish dictionary

Access
{i} giriş

Polis yola girişi kısıtladı. - The police restricted access to the road.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var. - They have access to the library.

Access
{i} erişme

Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur. - Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.

Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu. - Sami wanted to access Layla's money.

entree
giriş hakkı
entree
giriş izni
Access
{i} geçit
Access
{i} yaklaşma
Access
{i} hastalık nöbeti
Access
{i} kullanım
Access
{i} ulaşma

Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür. - It is possible to access the Internet without a wire.

entree
{i} giriş müziği
entree
{i} başlangıç yemeği

Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir. - After the entrée comes the main dish.

entree
{i} giriş
entree
esas yemek
entree
giriş müsaadesi
entree
ziyafetlerde balık ile et arasında verilen yemek
entree
et yemek/giriş izin
entree
{i} antre

Tom yanlışlıkla salata çatalıyla antreyi yedi. - Tom mistakenly ate his entree with his salad fork.

English - English
Accession
Admittance
entree
Access
the right to enter

    Hyphenation

    the right to en·ter

    Turkish pronunciation

    dhi rayt tı entır

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈrīt tə ˈentər/ /ðiː ˈraɪt tə ˈɛntɜr/
Favorites