Onlar batı ülkeleriyle iletişim kurdular.
- They communicated with the Western countries.
Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor.
- Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.
Batıya yolculuk zordu.
- The trip west was hard.
Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.
- Many families went west to make a new life on the frontier.
Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı.
- West Berlin would remain free of Soviet control.
Fransa, Batı Avrupa'dadır.
- France is in western Europe.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Gün batımı batıda parlıyor.
- The sunset glows in the west.
Batıdaki erkekler genellikle viski içer.
- Generally men in Westerns drink whisky.
Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır.
- Mary's office is two miles west of her house.
Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- The island lies to the west of Japan.
Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.
- A long caravan of camel was heading to the West.
Uçak, batıya doğru uçtu.
- The plane flew toward the west.