Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the range or limit of ones knowledge, experience or interest

listen to the pronunciation of the range or limit of ones knowledge, experience or interest
English - Turkish

Definition of the range or limit of ones knowledge, experience or interest in English Turkish dictionary

horizon
ufuk

Güneş ufukta göründü. - The sun appeared on the horizon.

Ufukta büyük bir gemi göründü. - A big ship appeared on the horizon.

horizon
(Askeri) UFUK, YATAY DÜZLEM: Genel olarak belirli bir mevkiden bakıldığında yer ile semanın belirli veya zahiri olarak birleştiği yer. Ayrıca belirgin, zahiri veya bölgesel ufuk olarak da adlandırılır. Belirgin veya zahiri ufuk gerçek ufuğa yalnızca görüş noktası deniz seviyesine çok yakın olduğunda yaklaşır
horizon
(Tıp) horızon
horizon
(Jeoloji) kat
horizon
İktisat dilinde talep ve arz eğrilerinin piyasa denklemindeki çizgisi
horizon
{i} görüş

Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir. - Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.

Ölüm sadece bir ufuktur. Ve bir ufuk sadece görüş alanımızın sınırıdır. - Death is only a horizon. And a horizon is just the edge of our field of view.

horizon
horizon
horizon
{i} anlayış
horizon
çevren
horizon
fikir ufukları
horizon
seviye
horizon
apparent horizon görünen çevren
English - English
horizon
the range or limit of ones knowledge, experience or interest
Favorites