O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Saat şimdi yedi kırk beş.
- It's quarter to eight now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
- Even now there are occasional aftershocks.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.