the posture, action, or disposition of a figure or a statue

listen to the pronunciation of the posture, action, or disposition of a figure or a statue
English - Turkish

Definition of the posture, action, or disposition of a figure or a statue in English Turkish dictionary

attitude
{i} konum
attitude
(Askeri) DURUM: Herhangi bir cismin ekseninin, temel alınan bir noktaya göre oluşturduğu eğimle belirlenen durumu. Aksi belirtilmedikçe bu temel alınan nokta yerküre üzerindedir
attitude
{i} tavır

Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı. - Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.

Bu aptalca tavırlarıyla Maria kendi kibrini kanıtlamaktan daha fazlasını yapmaz. - With these stupid attitudes, Maria doesn't do more than proving her own arrogance.

attitude
(Tıp) Uterus'da çocuğun durum (vaziyeti)
attitude
duruş
attitude
düşünce
attitude
tutum

Onun düşmanca bir tutumu vardı. - She had an unfriendly attitude.

Onun düşmanca tutumunu sevmiyorum. - I dislike her unfriendly attitude.

attitude
davranış

Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar. - Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.

Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar. - Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.

attitude
yargı
attitude
fikir
attitude
dünya ve ufka göre meyil
attitude
vaziyet almak
attitude
{i} durum
attitude
duruş/tavır/görüş
attitude
(Mukavele) tutum, davranuş, tavır; vaziyet alış
attitude
(isim) tutum, tavır, davranış, poz, durum, konum, fikir, düşünce, duruş
attitude
vaziyete attitudinize tavır takınmak
English - English
attitude
the posture, action, or disposition of a figure or a statue
Favorites