Yalan söylemek yanlıştır.
- To tell a lie is wrong.
Yalan söylemek iyi değildir.
- It is not good to tell a lie.
Bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı.
- He did nothing but lie in bed all day.
Tom bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı.
- Tom did nothing but lie in bed all day.
Ben birkaç dakika için yatmak istiyorum.
- I'd like to lie down for a few minutes.
İşte sorun burada yatmaktadır.
- That's where the problem lies.
Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.
- He lost his position just because he refused to tell a lie.
Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
- When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır.
- The city lies east of London.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Alman Alpleri'nde ağaçların bittiği yer yaklaşık 1800 metre yükseklikte yer almaktadır.
- The treeline in the German alps lies at an elevation of about 1800 meters.
Nagoya Tokyo ve Osaka arasında yer almaktadır.
- Nagoya lies between Tokyo and Osaka.