the position of a contestant in a competition

listen to the pronunciation of the position of a contestant in a competition
English - Turkish

Definition of the position of a contestant in a competition in English Turkish dictionary

place
{i} yer

Kendini benim yerime koy. - Put yourself in my place.

Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti. - In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.

place
{i} ev
place
{f} görevlendirmek
place
{i} sorumluluk
place
place card davetlilerin sofradaki yerlerini gösteren kart
place
place kick saha üzerin
place
atamak
place
tanımak
place
oturacak yer
place
çıkarmak

Beni bu yerden çıkarmak zorundasın. - You've got to get me out of this place.

place
vermek (para)
place
bırakmak
place
{i} statü
place
önem vermek
place
konum

Bana ne yapacağımı söylemek onun konumu değil. - It's not his place to tell me what to do.

place
saymak
place
yapılması gereken şey
place
{i}

Bu oldukça işlek bir yer gibi görünüyor. - This seems to be a pretty busy place.

Erkek kardeşim iyi bir işyapandır. O sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydi. - My brother is a well doer. He was just at the wrong place at the wrong time.

place
yerleştir(mek)
place
küçük sokak veya meydan
English - English
place

We thought we would win but only ended up in fourth place.

the position of a contestant in a competition

    Hyphenation

    the po·si·tion of a con·tes·tant in a com·pe·ti·tion

    Turkish pronunciation

    dhi pızîşın ıv ı kıntestınt în ı kämpıtîşın

    Pronunciation

    /ᴛʜē pəˈzəsʜən əv ə kənˈtestənt ən ə ˌkämpəˈtəsʜən/ /ðiː pəˈzɪʃən əv ə kənˈtɛstənt ɪn ə ˌkɑːmpəˈtɪʃən/
Favorites