the point at which the axes of a coordinate system intersect

listen to the pronunciation of the point at which the axes of a coordinate system intersect
English - Turkish

Definition of the point at which the axes of a coordinate system intersect in English Turkish dictionary

origin
{i} köken

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim. - I have French nationality but Vietnamese origins.

Ateşin kökeni bilinmemektedir. - The origin of the fire is unknown.

origin
{i} menşe

Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder. - The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.

origin
(Denizbilim) köker
origin
kökenli

Gelenek Çin kökenlidir. - The custom originated in China.

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir. - When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.

origin
kalkış noktası
origin
başnokta
origin
orijinli
origin
başlangıç

Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım. - I was hired originally to do another job.

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi. - Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.

origin
orijin

Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir. - The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago.

Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun? - What do you think of the original plan?

origin
{i} köken, kaynak, asıl
origin
{i} başlangıç noktası
origin
{i} nesil, soy
origin
{i} doğuş

O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor. - He is studying the origin of jazz in America.

origin
{i} nereden

Bu söylentiler nereden kaynaklandı? - Where did such rumors originate?

Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim. - I must know where these quotations originate.

origin
{i} kök

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir. - When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim. - I have French nationality but Vietnamese origins.

origin
(İnşaat) merkez, kaynak
origin
(Askeri) BAŞLANGIÇ NOKTASI: Atış anında, namlu ağzının merkezi
origin
{i} asıl

Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi. - Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.

Normanlar asıl dillerini bıraktılar. - The Normans abandoned their original language.

English - English
origin
the point at which the axes of a coordinate system intersect

    Hyphenation

    the point at which the ax·es of a co·or·di·nate sys·tem in·ter·sect

    Turkish pronunciation

    dhi poynt ät hwîç dhi äksiz ıv ı kōôrdınıt sîstım întırsekt

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈpoint ˈat ˈhwəʧ ᴛʜē ˈaksēz əv ə kōˈôrdənət ˈsəstəm ˌəntərˈsekt/ /ðiː ˈpɔɪnt ˈæt ˈhwɪʧ ðiː ˈæksiːz əv ə koʊˈɔːrdənət ˈsɪstəm ˌɪntɜrˈsɛkt/
Favorites