the plant which bears this fruit; the grapevine

listen to the pronunciation of the plant which bears this fruit; the grapevine
English - Turkish

Definition of the plant which bears this fruit; the grapevine in English Turkish dictionary

grape
üzüm

Tom üç şişe üzüm suyu aldı. - Tom bought three bottles of grape juice.

O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor. - She is picking over a basket of grapes.

grape
eskiden toplara doldurulan demir parçaları
grape
grape brandy üzüm rakısı
grape
atın ayağında olan bir hastalık
grape
peşrev
grape
misket
grape
{i} sığır veremi
grape
grape hya cinth salkımlı sümbül
grape
grape leaf hopper asma yaprağını yiyen zararlı
grape
asma

Gelecek yıl bu asmalar çok üzüm üretecek. - Next year the vines will produce many grapes.

Bu asmanın üzümleri iyidir. - The grapes from this vine are good.

grape
üzüm tanesi
grape
{i} atın diz içindeki yara
grape
salkım

Üzümler salkımla yetişir. - Grapes grow in bunches.

Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim. - Tom bought a bunch of grapes and I ate them.

English - English
grape
the plant which bears this fruit; the grapevine
Favorites