the plant which bears this fruit; the grapevine

listen to the pronunciation of the plant which bears this fruit; the grapevine
English - Turkish

Definition of the plant which bears this fruit; the grapevine in English Turkish dictionary

grape
üzüm

O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor. - She is picking over a basket of grapes.

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi. - Someone has brought us some grapes.

grape
eskiden toplara doldurulan demir parçaları
grape
grape brandy üzüm rakısı
grape
atın ayağında olan bir hastalık
grape
peşrev
grape
misket
grape
{i} sığır veremi
grape
grape hya cinth salkımlı sümbül
grape
grape leaf hopper asma yaprağını yiyen zararlı
grape
asma

Bu asmanın üzümleri iyidir. - The grapes from this vine are good.

Gelecek yıllarda, asma çok üzüm verecek. - In the years to come, the vine will give many grapes.

grape
üzüm tanesi
grape
{i} atın diz içindeki yara
grape
salkım

Üzümler salkımla yetişir. - Grapes grow in bunches.

Markette meyve için üç elma ve iki salkım üzüm aldım. - I bought three apples and two bunches of grapes for dessert at the market.

English - English
grape
the plant which bears this fruit; the grapevine
Favorites