the pipcount, usually referring to the difference in the two players' pipcounts

listen to the pronunciation of the pipcount, usually referring to the difference in the two players' pipcounts
English - Turkish

Definition of the pipcount, usually referring to the difference in the two players' pipcounts in English Turkish dictionary

count
{i} hesaba katma

Tom bunu hesaba katmamıştı. - Tom hadn't counted on this.

Bunları hesaba katmamı istiyor musun? - Do you want me to count these?

count
içine almak
count
olarak saymak
count
dikkat

Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar. - At last, they began to count down cautiously.

Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir. - In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.

count
saymak

Verdiğin her şeyi saymak kötü. - It is bad to count all the things that you gave.

524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım. - I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.

count
kont

Uçuşundan en az bir saat önce kontuara gel, lütfen. - Please come to the counter at least an hour before your flight.

Japon Hava Yolları kontuarı nerede? - Where is the Japan Airlines counter?

count
toplam

O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor. - He travels about the world gathering facts about little known countries.

Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur. - The total population of the country is 300 million.

count
kapsamak
count
olduğunu düşünmek
count
say

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say. - When angry, count ten; when very angry, a hundred.

Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü. - In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.

count
{i} hesap

Abaküsler hesaplama aracıdır. - Abacuses are counting devices.

O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı. - He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.

count
{i} sayma

Bütün oy pusulalarını saymak zorundayız. - We have to count all of the ballots.

Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin. - You must be accurate in counting.

count
(Nükleer Bilimler) sayım

Yaz sayımınızı yapın. - Make your summer count.

Yılbaşı için geri sayım başladı. - The countdown for the New Year has begun.

count
{f} varsaymak
count
Iose count hesabı şaşırmak
count
(fiil) saymak; hesaba katmak, varsaymak; addetmek, sayı saymak, sayılmak; önemi olmak
count
dava ve şikâyet fıkrası
count
madde
count
{i} dava maddesi
English - English
count
the pipcount, usually referring to the difference in the two players' pipcounts

    Hyphenation

    the pipcount, u·su·al·ly re·fer·ring to the dif·fer·ence in the two players' pipcounts
Favorites