Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
- At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
Daha iyi şartlar bekliyorduk.
- We expected better terms.
Onların komşularıyla arası iyi.
- They're on good terms with their neighbors.
Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
- I hear you're on bad terms with Owen.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Terms of use may be changed without notice.