the people living within a political or geographical boundary

listen to the pronunciation of the people living within a political or geographical boundary
English - Turkish

Definition of the people living within a political or geographical boundary in English Turkish dictionary

population
nüfus

Bu kasabanın nüfusu artıyor. - This town is increasing in population.

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır. - The population of Italy is about half as large as that of Japan.

population
(Ticaret) kütle
population
(Gıda) yoğunluk
population
(Denizbilim) populasyon
population
ahali
population
halk

Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur. - The local population helps fight forest fires.

Hükümetin tüm halka hizmet etmesini istiyoruz. - We want the government to serve the entire population.

population
(Biyoloji) tek bir türün bir ortamda yaşaması
population
(Biyoloji) popülasyon

Okyanusun bazı bölgelerinde, kril popülasyonları yüzde 80'in üzerinde düştü. - In some parts of the ocean, krill populations have dropped by over 80 percent.

Soyları tükenmekte olan hayvan popülasyonlarını yeniden kurmaya çalışıyorlar. - They're trying to re-establish the population of endangered animals.

population
(Tıp) Nüfus, ahali. C3 poplation,Aklen veya bedenen sakat (kusurlu) olan kişiler
population
sekene
population
şenlik
population
(isim) nüfus
population
exchange of populations ahali mubadelesi
English - English
population
the people living within a political or geographical boundary

    Hyphenation

    the peo·ple li·ving with·in a po·li·ti·cal or ge·o·gra·phi·cal boun·da·ry

    Turkish pronunciation

    dhi pipıl lîvîng wîdhîn ı pılîtıkıl ır ciıgräfîkıl baundri

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈpēpəl ˈləvəɴɢ wəˈᴛʜən ə pəˈlətəkəl ər ˌʤēəˈgrafəkəl ˈboundrē/ /ðiː ˈpiːpəl ˈlɪvɪŋ wɪˈðɪn ə pəˈlɪtəkəl ɜr ˌʤiːəˈɡræfɪkəl ˈbaʊndriː/
Favorites