the part of an object upon which anything fits tightly

listen to the pronunciation of the part of an object upon which anything fits tightly
English - Turkish

Definition of the part of an object upon which anything fits tightly in English Turkish dictionary

fit
{f} uymak

Tom uymak için elinden geleni yapıyor. - Tom is doing his best to fit in.

fit
{s} zinde
fit
{i} uygun olma

Yalnızca onun iş için uygun olmadığını bulmak için çok çabalıyordu. - He tried hard only to find that he was not fit for the job.

Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz. - A nervous person will not be fit for this job.

fit
{i} oturma

Bu mobilya parçası oturma odası için uygun değil. - That piece of furniture is not fitting for the living room.

Bir keresinde yedi kişi benim arabama oturmayı başardı. - I once managed to fit seven people in my car.

fit
formda olan
fit
uygun gelme
fit
-e yerleştirmek
fit
olmak

O bir öğretmen olmak için uygun değil. - He's not fit to be a teacher.

Sadece bu ayakkabıların uyduğundan emin olmak istiyorum. - I just want to make sure these shoes fit.

fit
-e takmak
fit
uygun olmak
fit
uygunluk

Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin. - You can apply for a physical fitness test regardless of your age.

fit
sağlıklı

Tom sağlıklı ve formda. - Tom is healthy and fit.

Tom nispeten formda ve sağlıklı görünüyor. - Tom is relatively fit and healthy.

fit
hazırlamak
fit
(Tıp) Sara
fit
patlayacak halde
fit
sıhhatli
fit
{f} yakışmak
fit
hazır
fit
{s} (bedenen) formda olan, spor yapmaya hazır
fit
(Tıp) Nöbet, kriz
English - English
fit
the part of an object upon which anything fits tightly

    Hyphenation

    the part of an ob·ject up·on which a·ny·thing fits tight·ly

    Turkish pronunciation

    dhi pärt ıv ın ıbcekt ıpän hwîç enithîng fîts taytli

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈpärt əv ən əbˈʤekt əˈpän ˈhwəʧ ˈenēˌᴛʜəɴɢ ˈfəts ˈtītlē/ /ðiː ˈpɑːrt əv ən əbˈʤɛkt əˈpɑːn ˈhwɪʧ ˈɛniːˌθɪŋ ˈfɪts ˈtaɪtliː/
Favorites