the manner in which a thing is placed

listen to the pronunciation of the manner in which a thing is placed
English - Turkish

Definition of the manner in which a thing is placed in English Turkish dictionary

position
konum

Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı. - He lost his position just because he refused to tell a lie.

Ben şimdi size yardım edecek konumda değilim. - I am not now in a position to help you.

position
{i} durum

Tom durumunu netleştirdi. - Tom made his position clear.

Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa. - Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.

position
(Kanun) yargı
position
pozisyonlandırmak
position
(Ticaret) kişisel görüş

Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti. - The president stated his position on the issue.

position
yerini belirlemek
position
hal

Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu. - My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.

position

O, firmada önemli bir konumu işgal eder. - He occupies a prominent position in the firm.

Hükümet konağında iyi bir işi var. - He has a good position in a government office.

position
memuriyet
position
{f} konumla

Takım yıldızları gökyüzündeki yıldızların konumlarını tanımaya yardım etmek için faydalı bir yol olabilir. - Constellations can be a useful way to help identify positions of stars in the sky.

position
{i} yer

Bütün oyuncular yerlerindeydi. - All the players were in position.

Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum. - With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.

position
{i} duruş
position
{i} fikir
position
(fiil) yerleştirmek, koymak, yerini belirlemek
position
{f} koymak
position
{i} görüş

Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti. - The president stated his position on the issue.

position
{i} statü
English - English
position
the manner in which a thing is placed

    Hyphenation

    the man·ner in which a thing I·s placed

    Turkish pronunciation

    dhi mänır în hwîç ı thîng îz pleyst

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈmanər ən ˈhwəʧ ə ˈᴛʜəɴɢ əz ˈplāst/ /ðiː ˈmænɜr ɪn ˈhwɪʧ ə ˈθɪŋ ɪz ˈpleɪst/
Favorites