Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
Onlar çoğunlukta olduğuna inanıyordu.
- They believed they were in the majority.
Konuyla ilgili güçlü bir fikrim yok, bu yüzden çoğunluk neyin iyi olduğunu düşünüyorsa bana uyar.
- I have no strong opinion about the matter, so whatever the majority thinks is good is OK with me.
Most of them are decent people.
- The majority of them are decent people.
... The majority of people agree with the prescriptions ...
... The majority of people by a wide margin think we should be ...