On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.
- They debated land reform but never carried it out.
George arsa satın alırken kandırıldı.
- George was tricked into buying the land.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.
- Elephants are the world's largest land animals.
Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- The place is not accessible by land.
Bataklık arazi üzerinde binalar yapamazsın.
- You can't build buildings on swampy land.
O bütün arazisini sattı.
- He sold all his land.
Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.
- It's still too cold to go down to the shore.
Tom tek başına sahil boyunca yürüdü.
- Tom walked along the shore alone.
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?
- Is it possible to land a plane on this island?
İtalya güzel bir memlekettir.
- Italy is a beautiful land.
Kitaplar sizi hem gerçek hem de hayali uzak memleketlere götürebilir.
- Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı.
- Tom landed a big trout.
İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir.
- This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Pilot çöle acil iniş yaptı.
- The pilot made an emergency landing in the desert.
Uçak güvenli bir iniş yaptı.
- The airplane made a safe landing.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Sonuçta, bu şeker hastalığı diyarı.
- After all, this is the land of diabetes.
Körler diyarında, tek gözlü adam kraldır.
- In the land of the blind, the one-eyed man is king.
Kartal yere inmek üzere.
- The eagle is about to land.
Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz.
- We're looking desperately for a place to land.
Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
- Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
- Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Arazi çok fazlaya mal olmadı.
- The land did not cost much.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
- Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
10. You will be civil and attentive to passengers, giving proper assistance to ladies and children getting in or out, and never start the car before passengers are fairly received or landed.
He got an awful land when the police arrived.
Use the net to land the fish.
The plane is about to land.
... control 35% of the land on Earth. ...
... licenses on federal land and federal waters in half. ...