the forward part

listen to the pronunciation of the forward part
English - Turkish

Definition of the forward part in English Turkish dictionary

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
forward part
ileri
fore
ön

Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir. - Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

fore
önek on; önceden; önceki
the part
bölüm
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi. - Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün. - You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
English - English
fore-
fore
the forward part

    Hyphenation

    the for·ward part

    Turkish pronunciation

    dhi fôrwırd pärt

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈfôrwərd ˈpärt/ /ðiː ˈfɔːrwɜrd ˈpɑːrt/
Favorites