Bizim su boruları patlamış.
- Our water pipes burst.
Döşemenin altındaki kaçak borular.
- Run pipes under the floor.
Ağzında bir pipoyla orada oturuyordu.
- He was sitting there with a pipe in his mouth.
Tom Mary için bir pipo oydu ama o sigara içmiyor.
- Tom carved a pipe for Mary, but she doesn't smoke.
Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
- At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.