Bu çukuru bir şeyle doldurmak zorundayız.
- We've got to fill this hole with something.
Tom bu formları doldurmak zorunda.
- Tom has to fill out these forms.
Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
Kavanozları suyla doldur.
- Fill the jars with water.
That machine can do 20 fills a minute.