English - Turkish
Definition of the feeling that accompanies an unsatisfied state in English Turkish dictionary
- desire
- {i} rağbet
- desire
- içi gitmek
- desire
- istemek arzu etmek
- desire
- ağzı sulanmak
- desire
- imrenti
- desire
- umu
- desire
- tul-u emel
- desire
- arzu etmek
- desire
- arzu
Ben gülme arzumu bastıramadım.
-I could not subdue the desire to laugh.
Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!
-You've been the best dog one could desire!
- desire
- (fiil) arzu etmek, istemek, arzulamak, dilemek; imrenmek; rica etmek, yalvarmak
- desire
- {i} rica etme
- desire
- {i} ihtiras
- desire
- {i} arzu, istek
- desire
- {i} dilek
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
-Desire is a source of discontent. Try to control it.
- desire
- {f} rica etmek
- desire
- özlemek
- desire
- {i} heves
- desire
- {i} tutku
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
-She has a desire to be wealthy.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
-Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Related Terms
English - English
Definition of the feeling that accompanies an unsatisfied state in English English dictionary
- desire
the feeling that accompanies an unsatisfied state
Hyphenation
the feel·ing that accompanies an un·sat·is·fied stateTurkish pronunciation
dhi filîng dhıt ıkʌmpıniz ın ınsätîsfayd steytPronunciation
/ᴛʜē ˈfēləɴɢ ᴛʜət əˈkəmpənēz ən ənˈsatəsˌfīd ˈstāt/ /ðiː ˈfiːlɪŋ ðət əˈkʌmpəniːz ən ənˈsætɪsˌfaɪd ˈsteɪt/
Resimler
Favorites