the fact of not being present or available

listen to the pronunciation of the fact of not being present or available
English - Turkish

Definition of the fact of not being present or available in English Turkish dictionary

absence
bulunmama

Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi. - The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.

absence
bulunmayış
absence
{i} yokluk

On ay bir yokluktan sonra o eve geri döndü. - After an absence of ten months, he returned home.

Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü. - After a long absence, he returned home.

absence
(Tıp) Şuur kaybı. absans
absence
ademiyat
absence
(Tıp) absans
absence
firkat
absence
olmayış

Dün okulda olmayışının sebebini söyle bana. - Tell me the reason for your absence from school yesterday.

absence
(Kanun) ademi mevcudiyet
absence
(Kanun) hazır olmama
absence
eksiklik
absence
uzakta olma
absence
devamsızlık

Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır. - Everyone has a right to absence.

absence
{i} 1. yokluk, bulunmama: We felt her absence. Yokluğunu hissettik. He returned after an absence of six months. Altı aylık bir aradan sonra
absence
(isim) yokluk, bulunmama; dalgınlık; gıyap
absence
(Diş Hekimliği) Yokluk, eksiklik, Baygınlık, Şuur kaybı
absence
yokluk, bulunmama: We felt her absence. Yokluğunu hissettik. He returned after an absence of six months. Altı aylık bir aradan sonra
absence
gaip oluş
English - English
absence
the fact of not being present or available

    Hyphenation

    the fact of not be·ing pres·ent or a·vail·a·ble

    Turkish pronunciation

    dhi fäkt ıv nät biîng prizent ır ıveylıbıl

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈfakt əv ˈnät ˈbēəɴɢ prēˈzent ər əˈvāləbəl/ /ðiː ˈfækt əv ˈnɑːt ˈbiːɪŋ priːˈzɛnt ɜr əˈveɪləbəl/
Favorites