O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Ben bir makbuz alabilir miyim.
- May I have a receipt?
Bir makbuz almayı unutma.
- Be sure to get a receipt.
Makbuzunuzu almayı unutmayın.
- Don't forget the receipt.
Lütfen bana bir fiş ver.
- Please give me a receipt.
Tom fişi Mary'ye verdi ve onu cüzdanına koymasını söyledi.
- Tom gave Mary the receipt and told her to put it in her purse.
And therewith Sir Launcelot gate all his armoure as well as he myght and put hit upon hym for drede of more resseite .