English - Turkish
Definition of the fact of having received a blow, injury etc in English Turkish dictionary
- receipt
- {i} makbuz
Ben bir makbuz alabilir miyim.
-May I have a receipt?
Bir makbuz istiyorum, lütfen.
-I'd like a receipt, please.
- receipt
- {i} tarife
- receipt
- alışveriş fişi
- receipt
- (Ticaret) alındı belgesi
- receipt
- alındı makbuzu
- receipt
- alma
Agh. Annemden bir hediye almak için uzun bir süre bekledim. Ancak, çok sorunludur.
-Agh. I waited for a long time for the receipt of a present from my mother. However, it's very problematic.
Bir makbuz almayı unutma.
-Be sure to get a receipt.
- receipt
- hasılat
- receipt
- reçete
- receipt
- alınma
- receipt
- fiş
Fişimi kaybettim. Hâlâ bir geri ödeme alabilir miyim?
-I lost my receipt. Can I still get a refund?
Müşterinin fişi var mı?
-Does the customer have his receipt?
- receipt
- ç.gelir
- receipt
- {f} makbuz vermek
- receipt
- (Askeri) SENET, MAKBUZ: Alınan para veya mal karşılığında verilen yazılı belge
- receipt
- ödendi kabul et
- receipt
- {i} yemek tarifi
- receipt
- alındı,makbuz
- receipt
- {i} makbuz, alındı; fiş
- receipt
- {f} fiş vermek
Related Terms
English - English
Definition of the fact of having received a blow, injury etc in English English dictionary
- receipt
And therewith Sir Launcelot gate all his armoure as well as he myght and put hit upon hym for drede of more resseite .
the fact of having received a blow, injury etc
Hyphenation
the fact of ha·ving re·ceived a blow, in·ju·ry etcPronunciation
Resimler
Favorites