Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
- Eve gave Adam the apple of knowledge.
Yılan Havva'yı ayartmıştı.
- The serpent tempted Eve.
Ülkedeki devlet başkanlığı adaylarından biri seçim arifesinde saldırıya uğradı.
- One of the candidates for the presidency of the country was attacked on the eve of the election.
Ben Noel arifesini ailemle birlikte geçiriyorum.
- I'm spending Christmas Eve with my family.
Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
- Tom thinks that women always tell their best friends everything.
Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
- Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
- My water broke on the evening of the predicted birth date.
The Seven Daughters of Eve; mitochondrial Eve.
Of course not, said Herbert, as if the baby-cult had long been irritating him. We called her Eve, or Evelyn, after your grandmother, who was going to leave, and did leave us some money..
After all these years, I see that I was mistaken about Eve in the beginning; it is better to live outside the Garden with her than inside it without her.
It isn't going to rain this evening.
- It is not going to rain this evening.
I'm at home every evening.
- I am at home every evening.
The teacher permitted the boy to go home.
- Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
I was caught in the rain on my way home.
- Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.
My father is coming home tomorrow.
- Babam yarın eve geliyor.
Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
- İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
Who wants to be cooped up indoors on a nice day like this?
- Böyle güzel bir günde kim eve kapatılmak ister?
I got back to home after two years.
- İki yıl sonra eve geri döndüm.