the entrance or escape of a fluid through a crack, fissure, or other aperture

listen to the pronunciation of the entrance or escape of a fluid through a crack, fissure, or other aperture
English - Turkish

Definition of the entrance or escape of a fluid through a crack, fissure, or other aperture in English Turkish dictionary

leak
{f} akmak
leak
{i} sızıntı

Petrol boru hattı sızıntı yapıyor. - The oil pipeline is leaking.

Çatıda bir sızıntı var. - There is a leak in the roof.

leak
çatlak

Fincanda çatlaklar vardı bu nedenle içecek dışarı sızdı. - There were cracks in the cup so the drink leaked out.

Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor. - There's a crack in the cup so the contents are leaking.

leak
su almak
leak
(gaz/vb.) sızıntı
leak
(gaz/vb.) sızdırmak
leak
(haber/vb.) sızma
leak
{f} sızdır

Tom sızdıran musluğu tamir etti. - Tom fixed the leaky faucet.

Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor. - The information is leaking piecemeal to the press.

leak
Altını ıslatmak
leak
su sızdıran delik veya yara
leak
cereyanda sızıntı veya sızıntının yeri
leak
sırrın dışarıya sızması
leak
{f} out (sır)
leak
{f} sız

Çatıda bir sızıntı var. - There is a leak in the roof.

Tom bütün günü çatıdaki sızıntıyı tamir etmek için uğraşarak geçirdi. - Tom spent all day trying to fix the leak in the roof.

leak
out ile dışarı sızmak
leak
ifşa olunmak leakage sızıntı
leak
(isim) sızıntı, sızma, kaçak
leak
{f} sızdırmak, kaçırmak; sızmak: The tire is leaking air. Lastik hava kaçırıyor
leak
{f} kaçak yapmak
English - English
leak
the entrance or escape of a fluid through a crack, fissure, or other aperture

    Hyphenation

    the en·trance or es·cape of a flu·id through a crack, fissure, or oth·er ap·er·ture

    Pronunciation

Favorites