the earth, and the raw materials contained in it or growing on it

listen to the pronunciation of the earth, and the raw materials contained in it or growing on it
English - Turkish

Definition of the earth, and the raw materials contained in it or growing on it in English Turkish dictionary

land
{i} toprak

Bu ev ve bu topraklar benim! - This house and this land are mine.

Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır. - About one third of the earth's surface is land.

land
{i} arsa

Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti. - Tom once owned this piece of land.

Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip. - Tom owns a lot of land just outside of Boston.

land
yere inmek
land
land up eninde sonunda varmak
land
karaya

Ne zaman karaya çıkacağız? - When are we going to land?

Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı. - Tom landed a big trout.

land
arazi, toprak
land
{i} ülke

Amerika fırsatlar ülkesidir. - America is the land of opportunity.

Amerika bir göçmenler ülkesidir. - America is a land of immigrants.

land
{f} çakmak

Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin. - The landscape was cold and sharp as flint.

land
durmak
land
(Askeri) (S) SET, SETLER: Bir silahın namlusunda yivler arasında kalan yüksek kısımlar
land
inmek

Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz. - We're looking desperately for a place to land.

Kartal yere inmek üzere. - The eagle is about to land.

land
vatan
land
karaya indirmek
land
kişisel arazi
land
(Ticaret) doğal kaynaklar
land
(Mühendislik) faz

O çok fazla arazi tutuyor. - He holds a lot of land.

Arazi çok fazlaya mal olmadı. - The land did not cost much.

land
(Havacılık) iniş yapmak

Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı. - Sami was forced to make an emergency landing.

land
(fiil) karaya çıkmak, yere inmek, düşmek, karaya ayak basmak, yenmek, kazanmak, indirmek, karaya çıkartmak, sokmak, çakmak, vurmak, yapmak
English - English
land