Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
- I'm afraid my depth perception is very poor.
Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
O ailesi için sevgisinin derinliğini gösteriyor.
- That shows the depth of his love for his family.
Nehrin derinliğini ölçtük.
- We measured the depth of the river.