Sami kuşkuları kendine çekiyordu.
- Sami kept the suspicions to himself.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Haber şüphelerimi doğruladı.
- The news confirmed my suspicions.
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.